



Geçen ay Phoenix’te gerçekleşen PMI Global Summit 2025’te bir kez daha şunu gördüm: Proje yönetimi sadece doküman üretmek değil; doğru kararı zamanında almak, paydaşları aynı hedefe hizalamak ve değişimi yönetmek. Standartlar evriliyor, yapay zekâ gündemi hızlanıyor, topluluk büyüyor. Sahada farkı yaratan ise hâlâ aynı: disiplin + netlik + ilişki yönetimi.
Bu yazıda, Summit’ten aldığım notları işin içine taşıyabileceğimiz 7 somut çıkarım olarak paylaşacağım.
1) PMBOK® 8: “Geri dönüş” değil, doğru yönde bir evrim
PMBOK® 8 için en doğru cümle: Bu bir geri dönüş değil, bir evrim. PMBOK® 7’nin ilke tabanlı yapısı korunuyor; PMBOK® 6’daki gibi kuralcı bir yapıya dönmüyor. Dil daha yalınlaşıyor ve 5 süreç grubu “kural” değil, esnek dayanak noktaları olarak yeniden konumlanıyor.
Bana göre asıl değer şu: PMBOK 8, üç soruyu daha iyi bağlıyor: Neden? (değer) — Ne? (çıktı) — Ne zaman? (akış)
Sahaya çevir: Proje başında şu üçlü net olsun: 1) Hangi değeri üreteceğiz? 2) Hangi çıktılarla göstereceğiz? 3) Hangi karar noktalarında yön değiştiririz?
Mini özet: PMBOK 8, daha anlaşılır bir dille “değer–çıktı–akış” bağını güçlendiriyor.
2) PMP ekosistemi büyüdükçe, mesleğin ortak dili güçleniyor
Sahnede gördüğüm grafik netti: 1984’te 8 PMP → 2025’te 1.6M+ aktif PMP. Bu büyüklük, proje yönetiminin küresel ölçekte ortak bir çalışma dili haline geldiğini gösteriyor. Bu ortak dil büyüdükçe beklentiler netleşiyor, yönetişim olgunlaşıyor, başarı daha ölçülebilir oluyor.
Sahaya çevir: “Kaç kişi PMP”den çok, PMP dilinin karar sistemine nasıl yansıdığı önemli. Kitapları okumak kadar, özü içselleştirip sahada işe yarar hale getirmek değerli.
Benzerini müzik için de söylerim: Yüzlerce armoni kitabı okuyabilirsiniz; sonunda hepsi ezberinizde kalmaz. Sizde kalan, süzülüp tarzınıza ve üretiminize karışır. Proje yönetimi de böyle: bilgi kalır, ama asıl mesele ürettiğiniz değer.
Mini özet: Sertifika sayısından çok, ortak dili karar mekanizmasına çevirmek fark yaratıyor.
3) Proje başarı oranı %50.5: Küçük artış, büyük ölçek etkisi
Küresel proje başarı oranı 2024’te %47.8 iken 2025’te %50.5’e yükselmiş. Birkaç puan küçük görünse de ölçek düşününce bu, devasa bir toplam etki demek.
Sahaya çevir (4 disiplin): Önceliklendirme, paydaş beklentisini baştan tasarlama, risk/bağımlılıkları ertelememe, düzenli takip ritmi.
Mini özet: Başarıyı “mucize yöntem” değil, temel disiplinlerin istikrarı büyütüyor.
4) PMI Infinity ve AI: Araç değil, karar desteği
AI Summit’te trend gibi değil, pratik bir başlık olarak ele alındı. PMI Infinity gibi çözümler, proje yöneticisine “hız” kadar karar kalitesi de kazandırıyor.
Sahaya çevir : Başlangıç/kapsam taslakları, varsayım→risk dönüşümü, paydaşa göre mesaj taslağı, toplantı çıktısını “karar–aksiyon–sahip–tarih” formatına sokma, değişiklik talebinde etki+seçenek+öneri üretme.
Mini özet: AI’ı kullanan değil, AI ile daha iyi karar alan ve liderlik eden öne geçiyor.
5) Liderlik: En büyük hata hızlı tepki vermek
Bende en çok kalan ders: Liderlik hatalarının çoğu çok hızlı tepki vermekten geliyor. Disiplin; duraklamak, zaman ufkunu genişletmek ve bugün acil görünen şeye değil, yakında önemli olacak şeye göre hareket etmek.
Sahaya çevir : Ne oldu? Şu an hangi karar gerçekten gerekli? 4 hafta sonraki etkisi ne? Hangi tonda konuşursam ilişkiyi korurum?
Mini özet: Krizde hız değil, doğru anda durabilmek liderliktir.
6) Radikal Dürüstlük: Mesafe yoksa dürüstlük saldırıya dönebilir
Kim Scott’ın “Radikal Dürüstlük” yaklaşımı şunu hatırlatıyor: Mesafe olmadan dürüstlük saldırıya, empati kaçınmaya dönüşebilir. Bu, konuşmadan önce duygusal aciliyetten uzaklaşma becerisi.
Sahaya çevir (şablon): “Gördüğüm olgu şu… Etkisi şu… Seçeneklerimiz şu… Önerim şu çünkü… Senden beklentim/kararın şu…”
Mini özet: Netlik + sakinlik birlikte olunca güven bozulmuyor.
7) Dönüşüm artık uzakta değil anın içinde gerçekleşiyor (Phoenix/Arizona Waymo Deneyimim)
Phoenix/Arizona’nın şehir yapılanması ve “teknoloji şehri” hissi beni zaten etkilemişti. Ama benim için günün en keyifli sürprizi Waymo “Jaguar” ile sürücüsüz araç deneyimi oldu. Açıkçası beklediğimden çok daha rahat ve güvenli hissettirdi.
Bu deneyim bana şunu düşündürdü: Bu teknoloji artık “ilginç bir demo” değil; kaçınılmaz bir dönüşümün günlük hayata inmiş hali. Bizim dünyamızda da aynı şey oluyor: AI, otomasyon, veri… Hepsi projelerde “isteğe bağlı” olmaktan çıkıp standart hale geliyor.
Mini özet: Waymo deneyimi bana, dönüşümün artık uzakta değil; günlük hayatın içinde ve kaçınılmaz olduğunu hatırlattı.

